Organik kimya, karbon temelli bileşiklerin yapısını, özelliklerini, tepkimelerini ve sentez yollarını inceleyen kimya dalıdır
Organik kimya tarihindeki önemli dönüm noktaları:
- 1807 : Lavoisier organik bileşiklerin karbon, hidrojen ve oksijen içerdiğini kanıtladı.
- 1853 : Edward Frankland ilk olarak değerlik terimini (valentlik) kullandı.
- 1857 : August Kekule ve Adolf Kulbe karbonun dört bağ yapabilme özelliğini açıkladı.
- 1858 – 1861 : A. Kekule, A.S. Couper ve A.M. Butlerov birbirinden bağımsız olarak “Organik bileşiklerin yapısal teorisini” geliştirdiler.
- 1874 : Van’t Hoff ve Joseph Le Bel organik bileşiklerin yapısal teorisini metan gibi bazı bileşiklere uyguladılar. Burada karbonu merkeze ve hidrojeni de karbonun etrafına yerleştirdiler.
- 1916 : G. Lewis ve W. Kössel ilk olarak iyonik ve kovalent bağları açıkladılar.
Organik kimya her zaman yaşamla birlikte anılmıştır
Bu tarihi bir yanlış algılama olup gerçeği yansıtmaz
Yaşam yalnızca organik kimyaya bağlı olmayıp inorganik kimyayla da önemli derecede bir bağa sahiptir
Örneğin, birçok enzimin yapısında demir ve bakır gibi metaller bulunur
Deniz kabuğu, diş ve kemiklerin yapısında hem organik hem de inorganik maddeler bulunur
İnorganik kimya, elementsel karbonun dışında, yalnızca karbon-karbon bağları içermeyen basit karbon bileşikleri ile ilgilenir (oksitler, asitler, tuzlar, karbitler)
Ancak bu durum, metan ve türevleri gibi tek karbonlu organik bileşiklerin var olmadığı anlamına gelmez
Biyokimya ise protein gibi büyük biyokimyasalların yapısını inceler


Kendilerine özgü özellikleri nedeniyle çok karbonlu bileşikler organik bileşiklerin en geniş grubunu oluşturur
Birçok ürünün en önemli bileşenleridir (boyalar, plastikler, gıda, patlayıcılar, ilaçlar, petrokimyasallar vb
) ve doğal olarak tüm yaşam süreçlerini (birkaç istisnanın dışında) yine organik bileşikler oluşturur
Organik moleküllerin farklı şekiller ve kimyasal tepkisellikleri, görevlerin şaşırtan bir değişikliğini sağlar, onlar gibi canlı sistemlerin biyokimyasal tepkilerinde enzim katalizörlerinden yararlanılır
Bu organik kimyasalların kendiliğinden yayılan doğası, yaşamın, etrafta ne bütün olduğudur
Karbonun özel yapısından ötürü, diğer yıldız sistemlerinde yaşamın, periyodik tabloda karbonun hemen altında bulunan, silisyum yerine koymanın olanağına ilişkin söylentilere karşın karbon temelli olacak olduğu muhtemeldir
Organik kimyada yönler, chiral sentezi, yeşil kimya, mikrodalga kimyası, fullerenes ve mioskopisini kapsar
19
yüzyıl başlarında kimyagerler, organizmalarda üretilen bileşiklerin yapay olarak üretilemeyecek kadar karmaşık yapılarda olduklarını ve bu bileşikleri meydana getirmek için bir "yaşam gücü"ne gereksinim duyulduğunu düşünüyorlardı
Bu bileşikleri "organik" olarak isimlendirdiler ve çalışmalarını geleceği daha parlak görünen inorganik materyallere yöneltmeyi tercih ettiler
Organik kimya çalışmaları, kimyagerlerin bu organik maddeleri aynen inorganik maddeler gibi "yaşam gücü"ne gerek duymadan laboratuvar ortamında üretilebileceklerini fark etmeleriyle hız kazandı
1816'da Michel Chevreul, değişik yağ ve alkalilerden üretilen sabunlar üzerine bir çalışma başlattı
Değişik asitleri ayırdı ve alkali ile kombinasyon sonucunda sabun elde etti
Tüm bu ayrılmış bileşikler ile bir yağın kimyasal yapısında, "yaşam gücü"ne gerek duymadan değişiklik yapılabileceğini gösterdi
1828 'de Friedrich Wöhler, inorganik Amonyum siyanat(NH4OCN)tan Üreyi sentezledi ve bu yönteme Wöhler sentezi denildi
Her ne kadar Wöhler "yaşam gücü teorisi" ni çürüttüğünü iddia etmekte dikkatli davrandıysa da çoğu kişi bu olaya bir dönüm noktası olarak baktı
Bir diğer büyük adım, 1856'da William Henry Perkin tarafından atıldı
Kinin sentezlemeye çalışırken, kaza eseri organik bir boya (anilin moru) sentezledi
Kazandığı parayı organik kimyaya ilgi çekmek için harcadı
Bir başka önemli olay DDT maddesinin Othmer Zeidler tarafından 1874'te laboratuvar ortamında eldesiydi
Maddenin böcek öldürücü özellikleri daha sonra yapılan deneylerde keşfedildi
Teorinin yayılmasında en önemli rolü Friedrich August Kekule ve Archibald Scott Couper tarafından birbirlerinden bağımsız olarak 1858'te ortaya atılan kimyasal yapı ve bağlar hakkındaki teori üstlendi
İkisi de 4 değerlik alan karbon atomlarının birbirine bağlanarak bir karbon iskeleti oluşturacağını ve yapılabilecek uygun deneylerde bu yapının isteğe bağlı olarak ayarlanabileceğini iddia ediyorlardı
Organik kimya tarihi, petrolün keşfi ve ayrımsal damıtma yöntemi ile bileşenlerine ayrıştırılması ile devam eder
Farklı bileşiklerin çeşitli kimyasal işlemlerle birbirlerine dönüştürülmesi petrol kimyasının indüstriye sıçramasını ve değişik yöntemlerle yapay lastik, içeriği değiştirilmiş petrol katkı maddeleri, plastik gibi ürünlerin başarıyla oluşturulmasını sağladı
Alman Bayer firmasının asetilsalisilik asit(aspirin)i sentezi ile ilaç sanayi doğmuş oldu
Karmaşık doğal bileşiklerin sentezi önce üre, sonra glikoz, terpineol ile devam etti
1907'de Gustaf Komppa tarafından sentezlenen Kafur ile satışa sunuldu
Farmasotik faydalar bunu takip etti
Örneğin kolesterol bazlı bileşikler kompleks insan hormonları ve benzerlerinin üretiminde yol açtı
20
Yüzyılın başından beri sentezlenen bileşiklerin karmaşıklığı lysergic asit ve Vitamin B12 gibi örneklerle arttı
Bugünkü hedef ise steryogenik merkezlerin asimetrik sentez yoluyla doğru eldesidir